Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 23. Bölüm

Merhaba beddua.org porno hikaye severler için pek çok erotik hikayeyi sizlerin beğenisine sunuyor.Neredeyse google da bulabileceğiniz tüm hikayeleri bir araya toplayıp okkalı bir arşiv yaptık.

Babes

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 23. Bölüm
Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 23. Bölüm! ( 30 Y., Konya / Türkiye)

Karım Aysel’in verdiği ilacı kullanmaya devam ediyordu. Ama ilaç midesini bozmuştu. Gerçi ilaç dediğimiz şeyin de ne olduğunu bilmiyorduk. Hoca dedikleri Aysel, büyücü, üfürükçü bir kadın çıkmıştı. Üstelik benden epey para almış, üstüne üstlük de parmağına yüzük taktırmıştı. Kocasının önünde benimle sikişmekten çekinmeyen bir kadındı. O akşam bana içirdiği şeyin de ne olduğunu bilmiyorum, ama onu içince dediklerini yapmaktan başka çarem kalmıyordu. Kadın beni kölesi yapmıştı sanki.

En sonunda tahlillerimiz de çıktı. Doktor karımın yaşından dolayı hamile kalmasının zor olduğunu, bunun için destekleyici tedavi uygulayacağını söyledi. Kullanması için bir sürü ilaç verdi. Çıkan sonuçlar karımı mutlu etmemiş, aksine çok üzmüştü. Sürekli, “Bu doktor birşey bilmiyor, Aysel hocaya gidelim!” demeye başlamıştı yine. Çocuğumun olmasını istiyordum, ama şimdi olup olmayacağını bilmiyordum. Benim de moralim bozulmuştu.

Karım hayata küsmüş gibiydi, sürekli onu sakinleştirmeye, moral vermeye çalışıyordum. Gecenin bir vaktiydi. Uyku tutmamıştı. Kalkıp salondaki pencereyi açtım, ardı ardına birkaç sigara içtim. Aklıma Refiye geldi bir an. Hemen telefonumu aldım ve ona mesaj yazdım, “İlk gördüğümden beri seni düşünüyorum. Çok güzelsin, seninle daha da yakınlaşmak için neler vermezdim…” diye ve gönderdim.

Sabah Özge ile işe giderken telefonum çaldı, Refiye arıyordu. Yanımda Özge olduğu için açamadım. İşyerime varınca yazıhaneme girdim, kapıyı kapadım. Aradığım zaman Refiye utangaç bir tavırla konuşuyordu. “Ay Osman bey, o nasıl bir mesaj öyle? Ben sizinle… şeyy… daha yakınlaşmak derken, nasıl yani? Aay çok utandım!” diyordu. Ben de, “Yine mi ‘Bey’ oldum? Hani aramızdaki ‘Bey’, ‘Hanım’ laflarını kaldıracaktık? Bak Refiye, senden hoşlanıyorum ve seninle yakınlaşmak istiyorum!” dediğimde, Refiye uzun süre sessiz kaldı. Sonra, “Ben iki çocuk annesi bir kadınım!” dedi sadece. Ben de, “Biliyorum, ama sürekli aklımdasın!” dedim. Refiye birşey demeden telefonu kapadı. Acaba böyle yaparak onu ürküttüm mü bilmiyorum, ama içimde kalmasındansa söylemek daha iyiydi.

Refiye akşama doğru aradı, “Kaynımın gözü sürekli üzerimde, seninle arkadaşlık ettiğimi öğrenirse keser beni! Ben de seninle arkadaş olmak isterim, ama nasıl olacak bu?” diyordu. “Sen orasını bana bırak!” dedim. Akşam iş çıkışında Refiye’nin çalıştığı işyerinin kapısındaydım. Ona söylememiştim, beni görünce çok şaşırdı. Arabaya binince sürdüğü meyve kokulu parfümü beni tahrik etmişti hemen. “İstersen bir şeyler yiyelim?” dediğimde, “Şey, bilmem ki… Çocuklarımla buluşup sinemaya gidecektik…” dedi, sonra, “Ama istersen sen de gel, hep beraber yemek yeriz, hem çocuklarımı da görmüş olursun!” dedi. “Tamam!” diyerek, çocuklarıyla buluşacağı alışveriş merkezine doğru sürdüm arabayı.

Refiye arabada tedirgin görünüyordu. Onu rahatlatmak için konu üstüne konu açıyordum. Vites kolundaki elim yavaş yavaş bacağına değmeye başladığı zaman, Refiye kendini geriye çekti. Rahatsız olmuş gibiydi, ama, ‘Yapma!’ da demiyordu. Alışveriş merkezinin kapalı otoparkına girdim. Arabayı boş bir yere park ettim. İçerde pek bir hareket yoktu. Refiye’nin dizindeki elimi eteğinin üstünden yavaş yavaş yukarıya çıkarmaya başladığım zaman, Refiye, “Imm, ığhh, yapma lütfen, biri görecek!” deyip duruyordu. Elimin altındaki dolgun kalçasını hissetmek yarağımı sertleştirmişti.

Uzun, ince ve pembe bir eteği vardı. Yavaşça eteğini sıyırmaya başladığımda, Refiye etrafa bakıyor, “Ay yapma, biri görecek!” diye korkuyla karışık konuşuyordu. Eteğinin altında ten renkli parlak bir külotlu çorabı vardı. Parlak çorabının üzerinden elimi gezdirdim, kasıklarına gelmiştim. Refiye bir anda, “Imm, ığğhhh!” diyerek bacaklarını mengene gibi sıktı, elim kasıklarının arasında sıkışmıştı. Biryandan “Ağhh, ımm, ağhh!” derken, biryandan da sürekli, “Ay yapma, yapma!” demeye de devam ediyordu.

Kısa bir süre sonra Refiye derin derin nefes alıp vermeye başladı, gözlerini kapatmış, dudaklarını emiyor, ısırıyordu. Elini başıma attı, başımı, saçlarımı okşamaya başladı. Sağ elim kasıklarının arasında sıkışmıştı. En sonunda Refiye derin bir, “Iğğhhhh!” çekti, boşalmıştı. Bacaklarını yavaş yavaş serbest bırakınca elimi çektim. Elim kıpkırmızı olmuştu. Herşey bir iki dakika içinde olmuştu.

Refiye kendini toparladı, önden indi. Benimse yarağım tavan yapmıştı, yarağımın inmesi için bir süre daha arabada kaldım. Arabadan indiğimde Refiye koluma girdi. Birlikte asansöre doğru yürüdük. Ayağındaki beyaz topukluları ile salına salına yürüyor, ayakkabısı beton zeminde tahrik edici sesler çıkartıyordu. Beyaz bir bluz giymişti, beyaz koynu, ensesi görünüyordu. Başında desenli bir türbanı vardı ve başına sıkıca bağlamıştı, güneş gözlüklerini de üstüne atmıştı.

Asansörden çıkarken kolumu bıraktı. Biraz sonra oğlu Ceyhun ve kızı Ceren ile karşılaştık. İkizlerdi, ikisi de Almanya’da doğup büyüdüklerini hemen belli ediyordu. Konuşmaları ve hareketleri ile kendi dünyalarında olduklarını gösteriyorlardı. Annesi beni tanıştırınca, umursamaz bir halde, “Merhaba!” dediler sadece. İkisi de 21 yaşındaydı. Ceren üzerine minik bir şort, üstüne de ip askılı bluz giymişti. Memelerinin çatalı ortadaydı. Refiye kızının bu giyimine birşey demiyordu. Onlara yemek ısmarladıktan sonra yanlarından ayrıldım. Arabada telefonuma bir mesaj düştü, Refiye bana MSN adresini vermiş ve “Beni ekle, gün içinde konuşalım!” diye yazmıştı. Doğrusu benim MSN adresim yoktu, ama mecburen bir tane alacaktım.

Eve girdiğim zaman telefonum çaldı, Aysel’in yanındaki kız arıyordu. “Aysel hoca sizinle yarın görüşmek istiyor, karınızla beraber gelin!” dedi ve kapattı. Karım hemen sevince kapıldı ve “Gidelim, yarın gidelim!” demeye başladı. Ertesi gün sabahtan Aysel’in evindeydik yine. Elini öpüp minderlerin üzerine oturduk. Aysel baştan aşağı çingene pembesi bir kıyafetin içindeydi, kendi kendine bir şeyler söylüyor, mırıldanıyordu. Karıma, “İlacı içtin mi?” diye sorunca, karım, “İçtim, bitmek üzere!” dedi. “Güzel, güzel… Sana büyü yapmışlar kızım, bu büyüyü çözmemiz gerek, bunun için kocanın rızası gerekli. O evet demeden bu büyü çözülmez!” dedi. Karım bana baktı ve “Olur hocam, beyim rıza verir, bir bebeğimiz olmasını çok istiyoruz, ne olur çözün büyüyü!” dedi ve ardından büyüyü yapanlara beddualar etmeye başladı. Ortada gerçekten büyü olmadığını biliyordum. Aysel geçen akşam benim içtiğim sıvıdan uzattı tekrar, ikimiz de itiraz etmeden içtik. Aynı şekilde başım dönmeye başlamıştı.

Aysel bana, “Sen dışarda bekle, benim karınla konuşacaklarım var!” diyerek elini uzattı öpmem için. Elini öperek dışarı çıktım. Dışarda kocasıyla karşılaştım. Adam bana tuhaf tuhaf bakıyordu sadece. Geçen akşam olanları düşündüm. Kendisine, “Merhaba!” dedim, ama o bakmaya devam ediyordu. Ayselin yanında çalışan kız, “O sağır ve dilsizdir!” dedi. Daha sonra kız, “Siz şu odaya geçin, birazdan hoca gelecek!” dedi. Oda dediği geçen akşam Aysel’i siktiğim odaydı. Odaya geçtim, kız kapıyı kapadı.

4-5 dakika geçmişti, çok sıkılmıştım. Derken kapı açıldı ve Aysel içeri girdi. Bana, “Karın büyünün bozulmasını istiyor. Bu büyüyü seninle çözeceğiz!” dedi. “Ne istiyorsun?” dediğimde, “Geçen akşam olanları biliyorsun, bu gece yatağıma girmen gerek. Kara büyüyü bozup şeytanları uzaklaştırmak için bu şart!” dedi. Ben birşey demeden çıktım.

Eve dönerken karım bana, “Hoca ne dedi? Ne yapacaksın söyle?” diye sorular sorup duruyordu. Ona ne yapacağımı söyleyemezdim tabi. Sadece, “Benim bu gece işim var, geç dönerim!” dedim. İş çıkışı Özge’yi taksiyle eve gönderdim, ben de Aysel’in evine gittim. Kapıyı Aysel açtı, sabahki kıyafetleri içindeydi yine. İçeri girdim. Kocası mutfaktaydı. Aysel bana, “Aç mısın?” diye sorunca birşey demedim. Bana mutfağa geçmemi söyledi. Masaya oturdum. Önüme bir tabak koydu. İçinde bulamaç gibi birşey vardı. Bana kaşığı uzatıp, “Hadi ye bakalım!” dedi. Bulamacın içinde tatlı, ekşi, tuzlu bir sürü karışık tat vardı. Hepsini yedim.

Aysel içerdeki odaya geçmiş, koltuğunda oturuyordu. Bana, “Buraya gel ve ayaklarımı yıka!” dediğinde hiç itiraz etmedim. Söylediği gibi banyoyada bir leğen vardı, içini suyla doldurdum getirdim. Ayaklarının dibine çöktüm. Elbisesini, dizlerine gelen ten renkli çoraplarını sıyırdım. Hafif nasırlaşmış ayaklarını birkaç dakika boyunca masaj yaparak yıkadım. Aysel, “Imm, ımm!” diyordu sürekli, gözleri kapalıydı. Ardından, “Şimdi büyüyü bozma zamanı, benimle yatağa girmen gerek!” dedi. İçerdeki odaya geçti, ben de peşinden gittim. Odanın kapısı açıktı ve kocası dışardan bize bakıyordu.

Aysel üzerindekileri çıkartarak çıplak kaldı, bembeyaz vücudu gene karşımdaydı. Yorganı çekip yatağa girdi, bana da, “Hadi soyun!” dedi. Ben de soyundum ve yatağa girdim. Bir süre ne yapacağımı bilemedim. Daha sonra koca memelerini emmeye, öpmeye başladım. Mutfakta yediğim şeyin ne olduğunu bilmiyordum, ama kendimi çok dinç hissediyordum, kalbim küt küt atıyordu. Aysel’in çay tabağı gibi, büyük, kahverengi meme uçlarını yalamaya, emmeye başladığımda kendini kasmaya başladı. “Iğmm, ığhh, devam et, devam et!” diyordu. Saçlarımı okşuyor, çekiyordu. Dilim, ağzım memelerinde, ellerim vücudunda dolaşıyordu. Bacaklarını iki yana iyice açtı. Elimi amına attığım zaman çoktan sulandığını gördüm. Amının kılları elime sürtünüyordu, parmaklarımı içine sokup çıkarmaya başladım.

İkimiz de yorganın altındaydık. Aysel hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlamış, “Devam et, oğhh, devam et!” deyip duruyordu. Amındaki elim vıcık vıcık olmuştu. Sıcak havada kışlık yorganın altında terden sırılsıklam olmuştuk ikimiz de. Aysel’in inlemeleri, nefes alışları hızlandı, “Ağğhh, ağğhh, oğhh!” diye adeta bağırıyordu. Sonunda vücudu titreme nöbetindeymiş gibi titremeye başladı, sarsıla sarsıla boşaldı.

Şimdi sıra bana gelmişti. Üzerimdeki yorganı çekip yere attım. İkimiz de su içinde kalmıştık. Dolgun bacaklarını omzuma attım, onu kendime çektim. Alttan sulu ve kıllı amına bir hamlede girdim. Bir iki deneme sonunda istediğim pozisyonu bulmuştum. Bacakları omzumda sikmeye başladım Aysel’i. Aysel kollarıyla yataktan destek alıyor, sürekli, “Ağhh, oğhh, sik, oğhh, kökle, daha çok, devam et, ağhh!” deyip duruyordu. Eski karyola gacır gucur sallanıyordu, kocası sağır ve dilsizdi ama kör değildi. Sikiştiğimizi tabi ki görüyordu.

Aysel’in amında dakikalarca gidip geldim, ama bir türlü boşalmamıştım. Amından çıktım, bacaklarını geriye attım, amı yukarı kalkmıştı bu pozisyonda. Kollarımla yataktan destek aldım ve şınav çeker gibi amına girip çıkmaya başladım. Yarağım taşaklarıma kadar amına girip çıkıyordu, vücut ağırlığımı olduğu gibi Aysel’in üzerine bindiriyordum. Aysel’in götü her seferinde altımda yay gibi yaylanıyordu. Aysel artık inlemiyor, hayvan gibi böğürüyor, “Ağğhhh, oğğhh, sik, oğğhh!” diye bağırıyordu.

Sonunda amına deli gibi boşaldım. Döllerim çeşmeden akan su gibi amına akıyordu. Amından çıktım, yatağa uzandım. Aysel sıkıca sarıldı bana. İkimiz de ter içinde kalmıştık, yatak terden su içindeydi. Aysel’in kestane renkli dalgalı saçları banyodan yeni çıkmış gibi ıslaktı. Yatakta çırılçıplak yatarken kapının önünde kocasının bize baktığını gördüm. Adamın siki pantolonunun içinde kabarmıştı. Aysel’e sordum, “Neden böyle yapıyorsun, kocanın önünde başkalarıyla sikişiyorsun?” diye. “Bunu her zaman yapmıyorum, gözüme kestirdiklerimi yatağıma alırım ben. Kocam kendi halindedir, kızmaz bana!” dedi. Ardından kocasına bir işaret yaparak onu çağırdı.

Adam heyecanla içeri girdi, yatağın kenarına geldi. Aysel adamın pantolonunun kemerini çözüp aşağı indirdi. Dizlerine kadar inen külotunu sıyırdığında adamın kalkık yarağı ortaya çıktı. Aysel yatakta yan dönmüş kocasının yarağını somurmaya başlamıştı. Adamın yüzünde sevinçli olduğunu belli eden ifade vardı, konuşamadığı için tuhaf tuhaf sesler çıkartıyordu. Aysel birkaç dakika boyunca kocasının yarağını emdi, yaladı. Daha sonra yalamayı bırakıp yataktan kalktı, kocasının önünde yataktan tutunarak domaldı. Adam yarağını tutup Aysel’in amına arkadan girdi ve bu şekilde çalışmaya başladı. Aysel bu kez bağırıp çağırmıyor, sadece başını arkaya atmış, “Hadi aslanım, hadi kocacığım, sik beni, sik karını!” deyip duruyordu. Adamsa ellerini Aysel’in kalçalarına atmış karısını sikiyor, garip sesler eşliğinde öne arkaya belini oynatıyordu.

Kısa bir zaman sonra adamın yüzündeki ifade değişti, daha güçlü ve sert sert pompalamaya başladı. Boşalmıştı. Yarağını karısının amından çıkardığı zaman dölleri akmaya devam ediyordu. Hayatımda ilk defa gözlerimin önünde bir kadınla erkeği sikişirken izlemiştim.

Sonra kocası toparlanıp içeriye gitti. Aysel de amını yıkadıktan sonra gelip tekrar yatağa girdi. Bana sokulup, “Benim herif de böyle işte, arada bazen böyle siktiriyorum kendimi oma!” dedi. Çok tuhafıma gitmişti. Kendimi dinç ve zinde hissediyordum, Aysel’e “Bana ne yedirdin?” diye sorunca, “Pehlivan macunu!” dedi gülerek. Demek o yüzdendi bütün enerjim. Yatakta doğruldum. Aysel’in sol bacağını altıma alıp, sağ bacağını dizinden kırdım. Alttan beliren amına girdim. Yediğim macun işe yaramıştı, yarağım az önce deli gibi boşalmama rağmen hala kazık gibiydi. Aysel derin bir, “Oğğhh!” çekti.

Amına bütün gücümle pompalamaya başladığım zaman, Aysel yine, “Ağğhh, oğhh, sik, kökle, oğhh!” demeye başladı. Az önce kocası onu sikerken sadece sessizce, “Hadi aslanım!” diyen Aysel gene bağırır olmuştu. Koca, sarkık memeleri löpür löpür sallanıyordu sürekli. Karyolanın gıcırdama sesleri çoğalmıştı, Aysel yataktan destek alıyordu. Bütün kuvvetimle amına pompalıyordum. Biraz önce zevkten bağıran Aysel şimdi acıdan, “Ağhh, yavaş! Canımı yakıyorsun, yavaş!” diye böğürüyordu. Ama benim durmaya niyetim yoktu, boşalmaya da.

Amından çıktım, Aysel’i köpek gibi domalttım yeniden. Bembeyaz göt yanaklarını iki yana iyice açtım. Göt deliği, amı, ter ve dölden, amının zevk sularından vıcık vıcık ıslanmıştı. Amı oldukça genişti, içi kırmızı bir çukur gibi görünen amına sertçe girdim ve pompalamaya başladım. Göt yanakları yarak darbelerimle löpür löpür sallanıyordu. Aysel kendini yarağıma bastırıyor, “Aağğh, ağğhh, ığhh!” diyerek ıkınıyor, ahlıyordu. Dakikalar sonra sarsılarak ikinci defa boşaldım. Amından çıktığım zaman ikimiz de yatağa boylu boyunca uzandık.

Nefes nefese kalmıştık. Bir süre bu şekilde kaldım, Aysel ise uyukluyordu. Enerjim halen geçmemişti. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu hep. Aysel yarı uykulu, yarı uyanıkken elimi vücudunda gezdirmeye başladım. Yüzünde yaşından dolayı çizgiler oluşmuştu, ancak yine de genç gösteriyordu. Vücudu dolgun ama biçimliydi. Etli butlu dediğimiz bir kadındı. Aysel yavaşça kendine geldi. Onu bu sefer götünden sikmek istiyordum. Bu isteğimi kendisine söylediğim zaman, “Ay olur mu! Tövbe tövbe, çok günah! Böyle birşeyi düşünmek bile çok günah!” demeye başladı. Çok şaşırdım, kadın kocasının önünde benimle sikişiyordu, ama götten vermenin çok günah olduğunu söylüyordu!

Yataktan kalktım, Aysel’in içeri odada çıkardığım çoraplarını getirdim ve naylon çoraplarıyla kollarından karyolanın demirlerine sıkıca bağladım. Aysel yatakta yüzüstü yatıyor, “Ne yapıyorsun? Sana söylüyorum, hey! Bırak beni!” deyip duruyordu. Kendisine, “Büyüyü bozmamız gerek demedin mi? Bak işte şimdi büyü nasıl bozulurmuş gör!” dedim. Aysel’in koca götü tümsek gibi duruyordu ve ha bire başını arkaya atıp, bağlı ellerini çözmemi istiyordu. Ama artık geri dönüşü yoktu bu işin, Aysel’in götünün kızlığını bozacaktım…

Devam edecek…

ALINTIDIR…